ANA SAYFADHBTDHBT YAZI

EHLİ SÜNNETTE RIZIK ANLAYIŞI

Rızık kavramının anlamı:

Allah’ın canlılara verdiği maddî ve mânevî nimetler. Sözlükte “yiyecek vermek, rızıklandırmak” anlamındaki rezk kökünden türeyen rızk kelimesi “yiyecek, giyecek ve faydalanılacak her şey; yağmur; bağış; pay, nasip” gibi mânalara gelir (Lisânü’l-Arab, “rzķ” md.). Terim olarak Allah Teâlâ’nın canlılara yeme içme ve başka hususlarda yararlanmak üzere verdiği her şeyi ifade eder. Râgıb el-İsfahânî “rızkı yaratan, veren ve ona sebep olan” anlamında Allah’a râzık denildiği gibi rızka ulaşmaya vesile olan insanlara da bu ismin verilebileceğini, ancak esmâ-i hüsnâdan olup “bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren” mânasındaki rezzâk isminin sadece Allah’a nisbet edilebileceğini belirtir (el-Müfredât, “rzķ” md.). 1

Rızık kavramı klasik kelamda kader ve/veya insan fiilleri konuları çerçevesinde ele alınmış; kavrama dair bir tanımlamadan sonra kaderle/insan fiilleriyle ilişkisi kurularak incelenmiştir.

Bunları şöyle sıralayabiliriz. Rızık kelimesi Kur’an’da; ister dünyevî olsun isterse uhrevî olsun maddî manevî ihsanlar manasında kullanılmıştır. Meselâ; “Onlara Rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak ederler.” (el-Bakara 2/3) âyetinde Rızık ile, Allah’ın insana dünyada bahşettiği mal, amel, güç ve ilim gibi maddi-manevi şeyler kastedilmekte; 2 “Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın, bilâkis onlar Rab’leri katında diridirler. Allah’ın bol nimetinden onlara verdiği şeylerle sevinç içinde Rızıklanırlar” (Âl-i Imran 3/169) âyetinde ise sadece uhrevî ihsanlar anlatılmaktadır. Rağıp el-Isfahânî (ö:502/1106) ile Fahreddin er-Razî (ö:606/1210) Vâkıa (56) sûresinin 82. âyetindeki Rızık kelimesini pay/nasip manasına tefsir ederek “Siz nasibinizi yalanlamak için mi kullanıyorsunuz?” şeklinde anlarlar. 3

Rızık yağmur anlamında da kullanılır. Rızkın yağmur manasına kullanılması ikisi arasındaki sebep-sonuç alâkasından dolayıdır. Yağmur rızka konu olan nesnelerin artışına sebep olduğu için ona mecaz olarak Rızık da denir. Meselâ, “Rızkınız semadadır.” (ez-Zâriyât 51/22) âyetindeki Rızık ile yağmurun kastedildiği söylenmiştir. 4 Nitekim Câsiye suresinin, “Allah’ın gökyüzünden Rızık indirip ölmüş olan yeryüzünü onunla diriltmesinde akledenler için dersler vardır” (el-Câsiye 45/5) âyetinde de yağmur hakkında Rızık tabiri kullanılmıştır. 5 Bu kullanım, aralarındaki sebebiyet ilişkisi nedeniyledir. Araplar; “et-Temru fî ka’- ri’l-bi’r/Hurma kuyunun dibindedir” derler. Halbuki gerçekte böyle değildir. Ancak hurma kuyunun dibindeki su ile sulanarak elde edildiği için böyle söylenmiştir. Yağmur da rızka sebep olduğu için ona Rızık adı verilmiştir. 6

Rızık kelimesi Kur’an’da sadece yenilen şeyler için de kullanılmaktadır. Meselâ, mağarada uzun süre uyumuş olan Ashâb-ı kehf uyandıktan sonra içlerinden birinin diğerlerine söylediği sözü nakleden “Içinizden birini şu gümüş paralarla şehre gönderin de baksın, yiyeceklerden en temizi hangisi ise size Rızık (yiyecek) getirsin” (el-Kehf 18/19) ayeti ile “Biz o su ile kullara Rızık olmak üzere bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik” (Kâf 50/9-11) âyetinde geçen Rızık kelimeleri, sadece yenilen şeyler manasında kullanılmıştır. Netice olarak, Rızık kelimesinin kullanıldığı manaların tümünde kendisinden faydalanılan şey anlamının hakim olduğu görülmektedir.

Dinî bir terim olarak rızık kavramının, lügat manasından alınarak kelâm disiplini içerisinde ifade ettiği anlamı tam olarak belirlemek için kelamcıların bu terimden ne anladıklarını tespit etmek gerekmektedir.

Rızık kavramı kelamcılar tarafından dört şekilde tanımlanmıştır:

1-Ister helal olsun isterse haram, beslendiğimiz gıdalar. Abdulkâhir elBağdâdî(ö.429/1038), Ebu Bekr Ahmed el-Beyhakî (ö.458/1066), Nureddin es-Sabunî (ö.580/114), Adudüddin el-Îcî (ö. 756/1355), Sadeddin etTaftazânî (ö.793/1390) ve Seyyid Şerif el-Cürcânî (ö. 816/1413) bu tanımı benimsemişlerdir.

2-Faydalandığımız şeyler. Imamü’l-Harameyn el-Cüveynî (ö. 478/1085), et-Taftazâni, Ibn Haldun (ö.808/1405), Kemaleddin el-Beyâzî (ö.1097/ 1686), Ibrahim el-Bâcûrî (ö.1277/1860), ve Elmalılı Hamdi Yazır (ö.1942) rızkı bu şekilde tanımlamışlardır. 10 ez-Zâriyât 51/22. 11 Ebu’l-Fidâ Ismail Ibn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-azim, Beyrut 1969, VI, 235. 12 el-Câsiye 45/5. 13 Zebîdî, a.g.e., XIII, 162, el-Bustânî, a.g.e., s. 333; el-Kermî, a.g.e., II, 160. 14 Ibn Manzûr, a.g.e., X, 115. 15 el-Kehf 18/19. 16 Kâf 50/9-11. Klasik Bir Kelam Problemi Olarak Rızık Kavramının Tanımları 4 AÜIFD XLVI (2005), sayı I

3-Faydalandığımız şeylerle birlikte sahip olduğumuz şeyler. Gazalî (ö.505/1111), Ebu’l-Muin en-Nesefî (ö. 508/1115), Fahreddin er-Razi (ö. 606/1210), Ibn Teymiye (ö.728/1327), Muhammed Hüseyin et-Tabatabâî rızkın bu şekilde tanımlanması gerektiğini savunmuşlardır.

4-Meşru (helal) olarak faydalandığımız şeyler. Ebu’l-Hüzeyl el-Allaf (H. 135-226), Kadı Abdülcebbar (ö. 415/1025), Ebu Ali el-Fazl Ibn el-Hasen et-Tabersî (ö.548/1153), rızkı bu şekilde tanımlamışlardır.17